Tahtadan at gibi...
Arzular çatıştığı vakit
bir anlık mutluluğa kurban edilmiş
-verilmiş güzel sözler-
Tahtadan at gibi unutulmakta var
bir yüreği elma çürüğü gibi ellerinde kurutmakta...
Sahi kaç yıl oldu
kaç zamandır değmiyor gözlerim gözlerine
karanlığına inmeyeli
yedi yılmı oldu
kaç bahar eder yedi yıl
kaç ay,
kaç gün,
kaç saat
yedi yıl yanlızlığım girmemiş yüreğine
ben nasıl gireyim
ben girsem
-gençliğim girmez-
gençliğim fabrikada işçi
yaşlılığım ölüme inanan huysuz
ben girsem
-ateşim girmez yüreğine-
gözlerin buz
yüreğin karanlık puslu bir orman,kapısında durduğum
öyle karanlık
öyle suskun,öyle kalabalık
rüzgar girmiyor
-ben nasıl gireyim-
bir dalsam karanlığına
bata çıka koşsam
yanlızlığıma çarpsam tökezlesem
karanlığının pençesiyle yıkılsam bir at gibi
çıkıp gitsem gözlerinden
-tahtadan bir at gibi-
gözlerinde tel örgüler
parçalayıp şu yüreğimi girsem içeri
okyanus dibi karnlığı gözlerin
ay ışığı sızmıyor-
-ben nasıl gireyim-
Ben girsem yangınım girmiyor...
Şenol Özcan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder